Sendikamız Tüm Yerel-Sen, İtfaiyecilerin 309. Yıl Dönümünde İtfaiye emekçilerinin sorunlarına ve taleplerine ilişkin “Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz” açıklaması yaptı.
Ulus Atatürk Anıtı önünde bir araya gelen Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Mücahit Dede, Genel Sekreteri Savaş Çerkez, Genel Mali Sekreteri Burak Uzuntaş, Genel Örgütlenme Sekreteri Devrim Onur Erdağ, Genel TİS ve Hukuk Sekreteri Volkan Özdemir, Genel Basın Yayın ve Eğitim Sekreteri Doğan Altun, Genel Dış İlişkiler ve Sosyal Sekreteri Müsameddin Topuzoğlu, Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş Genel Mali Sekreteri Hasan Kütük, Tüm Yerel-Sen Ankara Şube Başkanı Hüseyin Yılmaz, Adana Şube Başkanı Seniha Soylugan ve üyelerimiz katıldılar.
Tüm Yerel-Sen üyeleri mesleği sırasında hayatını kaybeden itfaiye emekçilerini anmak ve şehit sayılması için kırmızı karanfil bıraktı.
“Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz! pankartı ile “#Destekolunmeslekolalım” hashtag ile destek isteyen Tüm Yerel-Sen üyeleri, “İtfaiye Memuru Köle Değildir.”, “Susma Haykır İtfaiye Meslektir.”, “Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz.” sloganları attı.
İtfaiye şehitlerini anmak üzere bir dakikalık saygı duruşunun ardından açıklama yapan Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Dede, ”Başlıca sorunlarımızdan biri yaptığımız işin yasal mevzuatta bir meslek olarak kabul edilmemesidir. Diğeri de görevi başında hayatını kaybeden itfaiye emekçilerinin şehit, yaralanıp uzuv kaybına uğrayanların ise gazi sayılmamasıdır.” dedi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Büyük bir özveri ve fedakârlıkla, canları pahasına can kurtarmayı kendilerine görev bilen tüm itfaiyecilerimizin 309. Kuruluş Yıl Dönümünü kutluyoruz.
Ülkemizde her yıl 25 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında kutladığımız İtfaiye Haftası’nın tarihi 1714 yılında kurulan Tulumbacılar Ocağı’na dayanmaktadır. Bir meslek olarak köklü bir geçmişi olan itfaiyeciliğin bu günkü kurumsal yapısının temeli Cumhuriyetimizin kuruluşuyla atılmıştır.
İtfaiye hizmeti ve hizmet sunma biçimleri, sunulan hizmetin doğası gereği özel bir önem taşımaktadır. İtfaiye hizmeti, gerek önleyici gerekse de müdahale edici yönleriyle insan hayatını yakından etkileyen ve acil nitelik taşıyan, doğrudan yaşam hakkının korunmasını sağlamaya yönelik olduğu için de son derece önemli bir kamusal hizmet alanıdır. Kamu düzeni ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren itfaiye hizmetinin bireylerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla, hataya ve ihmale yer vermeyecek şekilde hassas ve özenli bir biçimde sunulması gerekir.
İtfaiye teşkilatının amacı ve mevzuatta sayılan görevlerine baktığımızda, itfaiye faaliyetinin kamu güvenliğini korumak amacıyla kullanılan bir tür idari kolluk kuvveti olduğunu görürüz. Toplumsal yaşamın zorunlu gereksinimlerinden olan düzenlilik ve süreklilik isteyen itfaiye hizmeti, niteliği gereği bir kamu hizmetidir. İtfaiye teşkilatı tüm dünyada kurumsallaşmış en yaygın acil durum örgütlerindendir. İlk kurulduğu dönemde görev alanı yangınla mücadeleyle sınırlı olan itfaiye teşkilatı, günümüzde daha geniş bir görev alanıyla faaliyet göstermektedir. Nitekim Belediye İtfaiye Yönetmeliği’nin 6’ncı maddesinde “yangınlara müdahale etme ve yangını söndürme görevinin yanı sıra her türlü kaza, çökme, patlama, mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek; arazide, su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapmak, su baskınlarına müdahale etmek ve doğal afetler ile olağanüstü durumlarda kurtarma çalışmalarına katılmak” gibi pek çok alan itfaiye teşkilatının görevleri arasında sayılmıştır.
İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tehlike sınıflarını belirleyen listede çok tehlikeli sınıfa girmektedir.
Yangınlar başta olmak üzere her türlü doğal afette hep yanımızda gördüğümüz itfaiyecilerin de anlaşılması, tanınması ve onların da sorunlarının görülmesi gerekmektedir.
Her anı risk altında olan, hayatlarını ortaya koyan itfaiye çalışanları, görevi devam ederken oluşabilen patlamalar ve parlama, yangın esnasında çökme ve göçük, trafik kazaları gibi fiziksel risklerin yanında, zehirlenme, boğulma, kimyasal tehlikelerle oluşan mesleki hastalıklar gibi risklerle karşı karşıya çalışmaktadırlar. Günün her anı itfaiyeciyi bekleyen tehlike, sık sık uğradığı hakaret ve dayak, yanma, yangına yetişme endişesi gibi sıkıntılar da itfaiyecileri psikolojik olarak etkilemektedir.
Esnek çalışma, yangın süreleri, aileden uzak kalma, sosyal hak ve ücret yetersizliği ile boğuşarak, kendi canlarını hiçe sayarak müdahalelerde bulunan itfaiyecilerin en önemli sorunları halen çözüm beklemektedir.
İTFAİYECİLİK MESLEK SAYILMALIDIR
Canları pahasına arama ve kurtarma görevi yapan itfaiyecilerin yaptıkları iş ne yazık ki yasal mevzuatta bir MESLEK olarak kabul edilmemektedir.
İtfaiye çalışanlarının büro memurları gibi genel idari hizmetler sınıfında yer almasının Anayasamızın temel ilkelerinden olan “ölçülülük” ilkesine aykırı olduğu düşüncesindeyiz. Zira her meslek kapsamına göre bir sınıfta yer almalıdır. İtfaiye çalışanları, İl Afet Müdürlüklerinde çalışan arama-kurtarma personelinin bütün görevlerini kapsar durumda görev yapmalarına rağmen onlar gibi Teknik Hizmetler Sınıfında olmak yerine Genel İdari Hizmetler Sınıfında yer almaktadır.
İtfaiye emekçilerinin ve mesleğin sorunlarına AKP iktidarı hem de yerel yönetimler duyarsız kalmaktadır. Büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere tüm illerde personel yetersizliği görülmektedir. Bu durum görev yapan itfaiye çalışanlarının yanında halkın can ve mal kaybı riskini arttırmaktadır.
TALEPLERİMİZ
Tüm Yerel-Sen olarak; AKP iktidarına sesleniyoruz!
-
Belediyelerde çalışmakta olan itfaiye memurlarını, Devlet Hava Meydanlarında çalışan ARFF memurlarını, diğer kamu kurumlarında çalışan itfaiye memurlarını kapsayacak “İtfaiye Hizmetleri Sınıfı” adında yeni bir hizmet sınıfı oluşturularak itfaiyecilik mesleki statüye kavuşturulmalıdır.
-
Görevi başında hayatını kaybeden itfaiye emekçileri ŞEHİT, yaralanıp uzuv kaybına uğrayanlar GAZİ sayılmalı ve ailelerine bu statüler doğrultusunda ekonomik ve sosyal haklar verilmelidir.
-
Yangın, sıkışmalı trafik kazaları, göçük, intihara teşebbüs, su baskınları, afet ya da patlama sonucu oluşan acil durumlar, suda boğulmalar, metan gazı boğulmaları, hayvan kurtarma gibi birçok arama-kurtarma görevini icra eden itfaiye çalışanlarının iş güçlüğü ve riski tazminatı sadece 169,75 liradır. İtfaiye çalışanlarının hak etmiş olduğu iş riski ve güçlüğü tazminatının Anayasanın temel ilkelerinden olan “ölçülülük, eşitlik ve adalet” ilkelerine göre yeniden düzenlenerek yapılan işin risk ve niteliğine göre verilmesi gerekmektedir
-
İtfaiye Hizmetlerinde çalışan Kamu Görevlilerinin, Filli Hizmet Süresi Zammı sorunu çözüme kavuşturulmalıdır. İtfaiyecilere sadece gitmiş olduğu yangın söndürme saati süresince fiili hizmet süresi vermektedir. Kutsal bir mesleği icra eden itfaiyecilere bu ayrımın yapılması hukuk devleti, kanuni eşitlik, adalet gibi temel ilkelere ve anayasanın ruhuna aykırıdır. Fiili Hizmet Süresi Zammı, silahlı kuvvetler ve emniyet personeli sınıfındaki gibi mesleğe esas 90 gün olarak uygulanmalıdır.
-
Maktu mesai ücreti taban aylığı kadar olmalı, vergi muafiyeti sağlanıp emekli kesenek payları kurum tarafından ödenerek emekliliğe dâhil edilmelidir
-
İtfaiye teşkilatlarında memur, işçi, sözleşmeli personel, şirket çalışanı gibi farklı statülerde itfaiyeci çalıştırılmaktadır. Bu statü farklılıkları giderilerek, tek statüde memur itfaiye personeli çalıştırılmalıdır.
-
İtfaiye hizmetleri resmi tatil günleri de dâhil olmak üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın, hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde 24 saat iş 48 saat istirahat şeklindedir. Bu çalışma düzeni 24 saat iş 72 saat istirahat şeklinde düzenlenmelidir. Belediyeler bu çalışma süresine göre norm kadroda bulundurmaları gereken personel sayısını artırmalıdır.
-
İtfaiye araçları Merkezi Bütçe Kanununun E Cetveline göre kasko zorunlu hale getirilerek kasko giderleri belediye bütçesinden karşılanmalıdır. İtfaiye hizmet araçlarına yönetmenlikle yaş sınırı şartı getirilmelidir.
-
Görevde yükselme sınavı her dönem düzenli olarak açılmalı, mülakat kaldırılmalıdır.
-
Birinci dereceye düşen tüm itfaiyecilere 3600 ek gösterge verilmelidir.
-
İtfaiye mesleğine özgü yangı tazminatı sağlanmalıdır.
-
Dalış tazminatı ödenmelidir
SÖZDE TOPLU SÖZLEŞME YEREL YÖNETİM ÇALIŞANLARINI GÖZARDI EDİYOR
Hükümetle, yetkili kamu sendikaları arasında yapılan ve artık bir tiyatroya dönüşen toplu sözleşme görüşmelerinde, itfaiye ve belediye emekçilerinin; ekonomik, sosyal, özlük haklarına ve iş güvencelerine yönelik sorunları gündeme bile getirilmemektedir. Böyle bir toplu sözleşme gerçekçi değildir.
Son olarak Hakem Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan ve 2024-2025 yıllarını kapsayacak olan sözde toplu sözleşme hükümleri, ekonomik krize, enflasyona, büyüme rakamlarına ve gerçekçi ülke koşullarına göre belirlenmemiştir.
İktidar, kamu emekçilerinin insan onuruna yaraşır adil ücret hakkını göz göre göre gasp etmiştir.
Kamu emekçilerinin grev hakkı olmadan oturulan toplu sözleşme masasını ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun, iktidarın güdümündeki anti demokratik yapısını kabul etmiyoruz.
Hükümet, 2024-2025 yılları için dayattığı oranlarla memuru ve memur emeklisini açlık ve yoksullukla baş başa bırakmıştır.
Türkiye tarihinin en yüksek enflasyonist sürecinden geçmektedir. Fiyatlar her gün katlanarak artmakta, market çalışanları sabahlara kadar etiket değiştirmektedir. Böyle bir ortamda Temmuz 2023’te kamu çalışanlarına, önceki alta ayda meydana gelen enflasyon farkından ayrı olarak toplu sözleşme ile reva görülen zam oranı yüzde 6’dır. Enflasyon aylık olarak Temmuz ayında yüzde 9,49, Ağustos ayında da yüzde 9,01 olmak üzere iki ayda toplam yüzde 19,35 olmuştur. Çalışanlar daha ilk aydan enflasyon farkından dolayı alacaklı durumdadır. Son iki ayın enflasyonu nedeniyle kamu çalışanlarının devletten yüzde 13,35 alacağı doğmuştur. Bundan sonraki aylarda yaşanacak enflasyon oranları da bu orana eklenecektir. Maaş ve ücretleri her geçen gün enflasyon karşısında güneş görmüş kar gibi eriyen, satın alma gücü sürekli azalan kamu çalışanları, iktidarın yarattığı bu enflasyondan kaynaklanan alacaklarını alabilmek için altı ay beklemek zorunda bırakılmaktadır. Kamu çalışanlarının bu yüksek enflasyona dayanabilmeleri, enflasyon farkının her ay maaş ve ücretlere yansıtılmasıyla ancak mümkün olabilir.
2024 yılı da bu yıldan farklı olmayacaktır. İktidar kendi programında bile 2023 yılında enflasyonun yüzde 33 olacağını tahmin etmektedir. Hiçbir yıl da bu tahminler tutmamakta enflasyon bu tahminlerin oldukça üzerinde çıkmaktadır. Buna rağmen kamu çalışanlarına 2024 yılı için reva görülen zam oranı yüzde 15+10’la sınırlandırılmaktadır. Bu zam oranları iktidarın tahmin ettiği enflasyonu bile karşılamaktan uzaktır.
Açlık sınırının 14 bin 542 lirayı, yoksulluk sınırının 41 bin 651 lirayı geçtiği, gıda fiyatlarının son bir yılda yüzde 107 oranında arttığı bir dönemde, kamu çalışanlarını enflasyon farkı altı ay sonra ödenmek üzere yüzdelik zamlara zorlamak, açlık ve yoksulluğu artırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Tüm Yerel-Sen; kamu emekçilerinin dertlerinin çözüm ortağı ve haklarının savunucusudur. Halkın canını ve malını hayatı pahasına koruyan itfaiye emekçilerinin haklarını gözeten halkçı belediyeciliğin mücadelesi için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu duygularla; canları pahasına görev yapan fedakâr İtfaiye emekçilerinin haftasını kutluyor ve haklı mücadelelerinde her zaman yanlarında olacağımızı bildiririz.”