Dünyanın birçok ülkesinde Maden ocakları var ve bu ocaklar sağlıklı bir şekilde işletilmektedir. Oralarda, işletme öncesinde önemli yatırımlar yapılarak, öncelikle İş güvenliği sağlanmakta, bu nedenle İş kazaları ve ölümler yaşanmamaktadır. Çünkü oralarda herşeyden önce insana değer verilmektedir.
Peki; Bizde durum böyle midir? Yaşananlara bakarsak, hiç sanmıyorum…
Ermenek’te İşçiler boğuldu, Rezidans Asansörü altında işçiler ezildi, 13 Mayıs 2014'de SOMA’da gerçekleşen faciada 301 işçi yanarak öldü. Soma’da İçten içe yanan kömür, söndürülmek yerine daha çok üretim hırsıyla görmezden gelindi. Yanma gelişince madende yangın başladı ve belirli kısımları çöktü. 800'e yakın işçi o sırada madendeydi ve 301 işçi hayatını kaybetti. Yapılan incelemelerde Gerekli yatırımların yapılmadığı, emniyet tedbirlerinin alınmadığı, denetlemelerin ise baştan savma yapıldığı anlaşıldı.
Son yıllarda özellikle, İnşaat ve Madencilik sektöründe görülen ölümlü kazalar oldukça artmıştır. Bu kazaların nedenleri bilimsel mantıkla enine boyuna araştırılmalı, suçlular ortaya çıkarılmalı ve gereken dersler çıkarılmalıdır. Türkiye iş kazalarında Avrupa’da 1. Dünyada 3. Sıradadır. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından 2013 yıl sonuna kadar 800 bin iş kazası olmuştur. Bu kazalarda tam 13 bin 442 işçi yaşamını yitirmiştir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 872 işçi yaşamını yitirirken bu rakam 2013 yılında 1235’e çıkmıştır. Bu rakamların artışı tesadüf değildir, daha da artacağı görünmektedir. Örneğin; Soma'da 16 bin maden işçisi çalışmakta ve bunların 14 bini özel sektördedir. 2013 yılında Soma'da 5 bin iş kazası meydana gelmiş ve bu kazaların yüzde 90'ı maden ocaklarında ve taşeron işçilerde meydana gelmiştir.
Bu durumda; Ülke gerçeklerine dikkatle bakacak olursak, İşsizlik ve yoksulluk, ülkemizi ucuz emek cennetine çevirmiş, ekmeğe ihtiyacı olan yurttaşlarımıza iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmadığı ortamlarda, güvencesiz, örgütsüz çalışmayı dayatmaktadır. İşsizliğin fazla olduğu, hatta bilinçli bir şekilde kronik hale getirildiği ülkemizde, insanlar ekmek parası için en zor işleri en ucuza yapabilmektedir. Bu olumsuz tablodan en fazla etkilenenler, en tehlikeli ve riskli işkolu olan maden ve inşaat işkolunda çalışan madenciler ve İnşaat işçileridir. Madenler taşıdığı riskleri gereğiyle taşeron işçiliğin hiç kullanılmaması gereken yerlerdir. Ama Türkiye’de hemen her kuruma sokulan taşeron işçilik sırf maliyetleri azaltmak için madenlerimize de sokulmuş ve can kayıplarının yaşanmasına zemin hazırlanmıştır.
İşverenler açısından “daha çok kar” esas olduğundan, insan canının ucuz olduğu ülkemizde, işsizlik rakamının yüksek olması önemli bir fırsattır. İşverenler kar hırsı ile; eğitimsiz emekçileri, güvencesiz bir halde çalışmaya mahkum etmekte, diğer bir deyişle, “işçileri ölüme göndermektedir.” Maalesef devleti yönetenler de, bu duruma seyirci kalmakta, aldığı karar ve uygulamalarla desteklemekte, kazalardan sonra; cenaze namazlarına iştirak ederek, "Bu işin fıtratında var" gibi ifadelerle adeta vatandaşla dalga geçmektedirler. "Bu işin fıtratında var"gibi açıklamalar bilimsel temelden uzak ve mantık dışı açıklamalardır. Uluslararası Çalışma Örgütüne göre "İş kazalarının yüzde 98'i önlenebilir. Ermenek ve Soma’daki kazalara baktığınızda, olayların şirket ve devlet esaslı sorunlardan kaynaklandığını rahatlıkla görebilirsiniz. SOMA ve ERMENEK’ te yaşananlar, işverenin gerekli tedbirleri almadığını, devletinde yeterli denetim yapmadığını ispatlıyordu. Bu gerçekler ışığında, durum şöyle izah edilmelidir; SOMA İş kazası değil, Cinayettir.
Madencilik ve İnşaat sektöründe yaşanan ölümlü kazaları önleyebilmenin yolu, bütün dünyanın yaptığı gibi, gerekli güvenlik tedbirlerini alarak modern çağın teknolojik nimetlerinden faydalanmak ve işsizliği,yoksulluğu ve yolsuzluğu tüketerek, tüm iş kollarında ama özellikle ağır ve tehlikeli işlerde taşeron işçilik uygulamasına son vermek tir. İnsanca yaşamak için; “kölelik düzeni olan taşeron İşçiliğe “HAYIR”