Kamu Çalışanları Emekli Olamıyor!
24 Ocak 2024
Okunma sayısı : 421
Türkiye, uzun süren bir ekonomik kriz döneminden geçmektedir. İktidar, kendisinin neden olduğu krizin tüm faturasını çalışanlara ve emeklilere ödetmeye yönelik bir ekonomik programı açıkça ilan etmeden uygulamaya çalışmaktadır. Bu programın hedefinin çalışanların maaş ve ücretleriyle emeklilerin aylıklarını baskı altında tutarak enflasyonu düşürmek olduğu açıkça görülmektedir.
Hemen belirtmeliyiz ki çalışanlar ve emekliler bu ekonomik krizin ve yüksek enflasyonun sorumlusu da sebebi de değildir. Aksine sonuçlarından en fazla zarar gören kesimlerdir. Dolayısıyla faturasını da ödemek istememektedirler.
İktidar TÜİK’e hesaplattığı enflasyonu esas alarak “çalışanları ve emeklileri enflasyona ezdirmedik” söylemiyle kamuoyunu yıllardır yanıltmaktadır. Milyonlarca çalışan ve emeklinin ücret ve aylıklarının belirlenmesinde TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon dikkate alınmaktadır. Türkiye’de yaşayan herkes, TÜİK’in vatandaşların yaşadığı gerçek enflasyonu hesaplamadığını, gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığı oranların en az bir kat fazlası olduğunu bilmektedir. Nitekim, TÜİK’in kendisinin yaptığı ankette de yüzde 64,77 olarak açıkladığı yıllık enflasyonun vatandaşlar tarafından aslında yüzde 129 olarak hissedildiği ortaya çıkmıştır. Bizce hissedilen değil gerçekleşen enflasyon yüzde 129’dur.
Türkiye giderek, asgari ücretin ne olacağına, diğer ücretlerin ve emekli aylıklarının hangi seviyede tutulacağına, resmi enflasyon oranının kaç olarak açıklanacağına tek bir kişinin karar verdiği bir ülke haline gelmektedir. Toplu sözleşme düzeni, asgari ücret tespitiyle ilgili yasal süreç, tarafların taleplerinin hiçbir önemi kalmamıştır. Asgari geçim maliyeti esas alınarak belirlenmesi gereken asgari ücretin 17 bin lira olmasına da emeklilerin 10 bin lirayla geçinebileceğine de aynı kişi karar vermektedir.
İktidarın yanlış ekonomi politikası ve tercihleri yüzünden başta ücretli çalışanlar ve emekliler olmak üzere vatandaşların büyük çoğunluğu geçim zorluğu altında ezilmektedir. İstisna olması gereken asgari ücret çalışanların yarısının ücreti, en düşük emekli aylığı ise emeklilerin yarısının aylığı haline gelmiştir.
Yüksek enflasyon bütün vatandaşların üzerinden silindir gibi geçmekte, ücret ve aylıklar banka hesabına yatmadan enflasyon tarafından güneş görmüş kar gibi eritilmektedir.
Bu erimenin tek nedeni de bu değildir. Asıl bu yoksullaşma sürecinin başlangıcı 2006 yılında çıkardıkları 5510 sayılı yasadır. Emekli aylığına esas ücretin belirlenmesindeki sistem değiştirilmiş, Gayrisafi Yurtiçi Hasıladaki artış oranının sadece %30’u değerlendirmeye alınmıştır. Bu da doğal olarak emekli aylıklarının düşmesine neden olmuştur. Diğer yandan aylık bağlama oranları düşürülmüş ve 25 yıl çalışmış bir çalışan için %70 oranında olan aylık bağlama oranı % 50’ye düşürülmüştür. Çalışanların parçalı olarak bağlanan emekli aylıklarında 2008 sonrası döneme ait olan kısmi emekli aylıkları çok hızlı bir biçimde düşmüştür. Bu da yetmemiş, 506 sayılı Kanun döneminde asgari emekli aylığı sistemi kaldırılmıştır.
İktidar, isterse yüzde yüz isterse yüzde 200 zam yapsın emeklilerin yaşadığı bu hızlı yoksullaşma sürecini aylıkların erimesini önleyemez.
Öncelikle, vakit kaybedilmeksizin aylık bağlama oranlarının düzeltilmesi, aylığa esas kazancın yeniden belirlenerek gelişmeden kaynaklı kayıpların giderilmesi ve yeniden asgari emekli aylığı sisteminin getirilmesi ve emeklilerin geçmişe yönelik kayıplarının telafi edilmesi gerekmektedir. Bu da yetmez. Emeklilere haklarını savunabilmeleri için örgütlenme haklarının acilen tanınması gerekmektedir. Emeklilik yıllarca primini ücretlerinden ödemiş olan kişilerin anayasal bir hakkıdır. Emekli aylıkları da bu hak çerçevesinde devletin ödemesi gereken bir gelirdir. Bu gelir de insan onuruna yakışır bir düzeyde olmak zorundadır. Hiçbir devlet yıllarca primlerini düzenli bir biçimde ödeyen yurttaşlarının haklarını gasbedemez.
Türkiye, grev hakkı da tanınmış çağdaş bir toplu sözleşme sistemine kavuşmadığı, siyasi otoritenin uzak durduğu bir pazarlık düzenini kurmadığı sürece hem çalışanlar hem de emekliler iktidarlar tarafından ekonomik sorunlara kurban edilmeye devam edilecektir. Bunu sağlamanın ilk adımı tüm çalışanların iktidarın arka bahçesi haline gelmiş sendikaları bırakarak, kendilerini gerçekten temsil eden sendikalara güç vermesiyle atabiliriz.
Emekçiler adına, emekliler adına buradan bir kez daha sesleniyoruz!
“Mızrak çuvala sığmıyor, TÜİK felaketi gizleyemiyor.”
Bu vesileyle bir kez daha ifade ediyoruz!
Kamu Çalışanları Emekli Olamıyor!
Tüm Yerel-Sen olarak; ağır enflasyon koşullarında ne yüzdelik zamların ne de ek zamların hayat pahalılığı karşısında çere olacağına dikkat çekiyoruz; kamu emekçilerini, asgari ücretlileri ve emeklileri TÜİK rakamlarına karşı sonuna kadar ekmek davalarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU