LAİKLİK İLKESİ DEMOKRASİNİN VE İNSAN HAKLARININ GÜVENCESİDİR
05 Şubat 2024
Okunma sayısı : 388
LAİKLİK İLKESİ DEMOKRASİNİN VE İNSAN HAKLARININ GÜVENCESİDİR
Bundan tam 87 yıl önce 5 Şubat 1937’de Anayasa’ya laiklik ilkesi eklenmiş ve Türkiye Cumhuriyeti laik bir devlet olarak tanımlanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin hedefi çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaktır. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumları ve kuralları, dine, etnisiteye göre değil, laiklik ilkesine göre şekillenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti'ne demokratik, sosyal hukuk devleti olma özelliği kazandıran laiklik, her dine ve mezhebe bağlı bireylerin eşit haklara sahip olduğu, insan haklarına saygılı bir toplum düzeni gerektirmektedir.
Laiklik ilkesi, din, vicdan ve ibadet hürriyetinin güvencesi olması yanında, aklın, bilimin, hukukun üstünlüğünün esas alındığı onurlu bir yaşam biçiminin de temelini oluşturur.
İktidar tarafından laiklik ilkesinin göz ardı edildiği, günü birlik politikalara alet edildiği, toplum inanç değerlerine göre şekillendirildiği çok açıktır. Siyasi iktidar tarafından gerici düzenleme ve uygulamalarla cumhuriyet devrimlerinin temeli olan laiklik ilkesi geriye götürülmüştür. Eğitimden sağlığa, bilimden hukuka kadar birçok alanda laiklik ilkesi zedelenmiştir.
İktidar, tarikat ve cemaatlere büyük bir mali ve siyasi güç kazandırmıştır. Her fırsatta dile getirdiğimiz üzere; hiçbir dernek, vakıf, cemaat, tarikat kamu kurum ve kuruluşlarına ortak edilmemelidir.
Demokrasinin, temel insan hak ve özgürlüklerinin, öncelikle de kadının insan haklarının güvencesi olan laiklik ilkesi hiçbir şekilde zedelenmemelidir.
Gericiliğe karşı laiklik ve aydınlanma mücadelesine sonuna kadar sahip çıkıyoruz.
Tüm Yerel-Sen olarak, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin, teminatı olan laiklik ilkesi ile Cumhuriyetimizin niteliklerinin korunması ve uygulanması için mücadelemiz sonuna kadar sürecektir.
MERKEZ YÖNETİM KURULU