BASIN AÇIKLAMASI
Değerli Basın Mensupları, Kıymetli Katılımcılar,
Bugün burada, toplumsal vicdanı derinden yaralayan, her birimizi üzüntüye ve öfkeye sürükleyen çocuk ve kadın cinayetleri konusunda sesimizi duyurmak için bir araya geldik. Hem mağdurların sesi olmak hem de bu konuda kamuoyunu harekete geçirmek için buradayız. Hepimizin aklında tek bir soru var:
Kadınların, çocukların yaşam hakkını kim koruyacak?
Toplumun her kesimini, başta devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere, bu mücadelede bir arada durmaya çağırıyoruz.
Bu önemli konuda daha fazla bilgi vermek ve kamuoyuna seslenmek üzere sözü şimdi Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu İzmir İl Başkanı ve Tüm Yerel Sen 1 No'lu Şube Başkanımız Sayın Ahmet Kollar’a bırakıyorum.
Buyurun Sayın Başkan.
Değerli basın mensupları, kıymetli arkadaşlar,
Kadınların her geçen gün daha da güvensiz hissederek yaşadığı ülkemizde , Kadına yönelik şiddet, bireysel değil, toplumsal ve siyasal bir krizdir. Bu sorun, sosyal yapının bozulmuş değerlerinin, cinsiyetçi düzenin ve yanlış politikaların bir sonucudur.
Bugün ülkemizde hala kadın ve cocuk cinayetlerin önüne geçilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında bir arpa boyu yol katedilmemesinin, toplumsal yapımızın çelişkilerini ve politikaların başarısızlığını gözler önüne sermektedir.
Türkiye’de 2023 ve 2024 yılları arasında, en az 225 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu cinayetler, kayıt altına alınabilen vakalar; ancak sayının çok daha yüksek olması muhtemeldir.
Bu cinayetlerin çoğu, kadının "kendi eşi, sevgilisi ya da eski partneri" tarafından işleniyor.
Bu durum, kadına yönelik şiddetin kökeninde aile içi dinamikler, toplumsal cinsiyet rolleri ve erkek egemen zihniyetin yattığını açıkça gösteriyor.
Şiddetin bu denli yaygın olmasının temelinde, toplumun kadınları "korunmaya muhtaç" ve "itaat eden" bireyler olarak konumlandırması yatmaktadır.
SUSMUYORUZ ! KORKMUYORUZ ! İTAAT ETMİYORUZ!...
Kadınların ekonomik, sosyal ve politik hayatta geri planda tutulması, şiddeti adeta normalleştiren bir kültür yaratmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2023 yılında kadınların iş gücüne katılım oranı hala %34 civarında kalmıştır. Bu rakam, kadınların ekonomik bağımsızlığa kavuşmasının önündeki en büyük engellerden biridir.
Bu sorunun çözümüne yönelik politikalar ise maalesef oldukça yetersiz kalmaktadır.
Türkiye’de şiddetle mücadelede en önemli yasal düzenlemelerden biri olan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması, bu konuda zaten yetersiz olan güvenlik ve koruma mekanizmalarını daha da zayıflatmıştır. 6284 sayılı yasa uygulamada yetersiz kalmakta, kadınlar etkin koruma sağlanamadığı için hayatlarını kaybetmektedir.
2024 yılı itibariyle, Türkiye’de kadın cinayetlerine karşı caydırıcı cezalar ve şiddetle mücadele politikalarının uygulanabilirliği hâlâ ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor. Faillerin iyi hal indirimleri alarak serbest kaldığı , adaletin sosyal medya çağrılarıyla sağlanmaya çalışıldığı bu sistem köklü bir reformun gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.
KADINLAR BURADA , ADALET NEREDE !
Kadına yönelik şiddeti sona erdirmenin yolu sadece yasal düzenlemelerden geçmez. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, eğitimin her kademesinde kadın haklarının ve kadına yönelik şiddetin farkındalığının artırılması, medya ve kültürel üretim süreçlerinde kadınlara yönelik ayrımcı söylemlerin sona erdirilmesi gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanmadığı, kadının hala "ikinci sınıf vatandaş" olarak görüldüğü bir sistemde, şiddet devam edecektir.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, bireysel vakalar değil; cinsiyetçi toplum düzeninin bir sonucu olarak karşımıza çıkan yapısal bir sorundur. Bu yapısal soruna karşı durmak, sadece kadınların değil, tüm toplumun görevidir. Devletin ve hükümetlerin, şiddeti önlemek konusunda daha etkili politikalar üretmesi, yasaları uygulaması ve sosyal politikalara öncelik vermesi gerekmektedir.
Kadınların eşit, özgür ve güvenli bir hayat sürebilmesi için yasal, toplumsal ve kültürel alanda gerekli çabayı göstermek tüm toplumun ortak sorumluluğudur.
Tekrar söylüyoruz Kadın cinayetleri politiktir !