2020 YILI İÇİN İMZALANACAK OLAN TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ, EMEKÇİNİN TALEPLERİNİ KARŞILAMAMAKTADIR
Değerli emekçiler;
Bildiğiniz üzere 31 Mart 2019 seçimlerinden sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne, Aziz Kocaoğlu'nun ardından Tunç Soyer başkan olarak seçilmiştir. Tunç Soyer'in aday gösterilmesiyle, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yıllardır sendikamız Tüm Yerel Sen'de olan yetki el değiştirmiş ve Tüm Bel Sen, üstün bir çaba! göstererek yetkiyi almıştır. Bu üstün çabayı biraz açmak gerekir diye düşünüyoruz. Şöyle bir hafızamızı yoklayalım mı? 2012 yılında gerçekleştirilen referandum ile torba yasadan bir sendika kanunu çıkmış ve 'memura müjde!' adı altında, aslında memurun elinden toplu sözleşme hakkı alınmış ve belediye başkanlarının iki dudağı arasına bırakılmıştır. Bu süreç yaşanırken, emek sendikacılığını eline yüzüne bulaştıran Tüm Bel Sen, sendikal çizginin dışına çıkmış ve örgüt içinde bu gidişe dur diyenler ile birlikte, yeni bir anlayışla, sendikamız Tüm Yerel Sen doğmuştur. Alınan bu kararın doğruluğu, kısa sürede binlerce emekçinin Tüm Yerel Sen'i tercih etmesinden de anlaşılmaktadır. Kurulduktan bir sene sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde yetkiyi alan Tüm Yerel Sen, hak olanı dahi vermekten imtina eden eski belediye başkanı ve yönetiminin bu tutumuna rağmen yemek hakkını 100 günlük onurlu çadır eylemi ile kazanmış, ardından yetkisini paylaşarak, her sendikanın yapamayacağını yapmış ve kurumda örgütlü diğer sendikalarla birlikte eylem kararı alarak ulaşım hakkını da emekçinin cebine koymayı başarmış, eğrisiyle, doğrusuyla hiçbir kazanımı geriye götürmemiştir. Ne var ki seçim süreci öncesinde Tüm Bel Sen, emekçileri asılsız söylemlerle ikna etmiş, aday gösterilen belediye başkanının kendi sendikalarını istediğini! hemen hemen gittiği her yerde söylemiş, nitekim Tunç Soyer, sonunda tarafsız olduğunu kamuoyuna açıklamak zorunda bırakılmıştır. Yetki sürecinde birçok emekçiden söz alındığını, birçok emekçinin sadece yetki süreci için üye yapılmaya ikna edildiğini, birçok emekçiyle mevki makam üzerinden pazarlık yapıldığını ne yazık ki bizler de siz emekçilerden dinlemiş ve bir sendikanın emekçileri olarak bu durumdan büyük hicap duymuşuzdur. Daha söylenecek çok şey var değerli emekçiler ama biz bir de yetkili sendika ile belediye arasında yapılan toplu sözleşmeye değinelim. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, göreve gelmeden önce bulunduğu tüm ziyaretlerde, seçildikten sonra çalışanların refah düzeyini arttıracak adımlar atacağını defalarca dile getirmişti, nitekim öyle de oldu. 2019 yılında, belediye yönetimi tarafından yetkili sendikaya sunulan teklif aynen kabul edildi, sosyal denge tazminatında artış ve üç ikramiye memur maaşına yansıdı. Ancak bunların dışındaki sözleşme maddelerinin neredeyse hiçbiri, hepimizin bildiği üzere hayata geçmedi, geçmediği gibi kayda değer bir girişim de, yetkili sendika tarafından gerçekleşmedi. 2020 yılına geldiğimizde ise, daha bu zamana kadar bırakın sözleşme ile ilgili gelişmelerden haber almayı, yetkili sendikanın yöneticisinin makam sahibi olduğu haberini sözleşme görüşmelerinden önce aldık ve yine başkaları adına utanç duyduk sevgili emekçiler. Sanki bir şeyler bekleniyormuş gibi sözleşme süreci bir arpa boyu yol alınmadan uzadı da uzadı ve bugünlere kadar geldi. Şimdi de 150 liralık bir artıştan söz ediliyor, teklifi yine belediye yönetimi sunuyor, yetkili sendika yine yönetimin teklifini kabul ediyor.
Şimdi yine gelelim yetkili sendikaya hep sorduğumuz ama bir türlü cevabını alamadığımız soruları sormaya;
1- Emekçilerin görüşüne sunduğunuz sözleşme teklifi anketinden 'hayır' sonucu çıktığı için mi anketi kaldırdınız?
2- Şeffaflıktan dem vurup, emekçilerin kararını! neden emekçilerin kendisiyle şeffaf bir şekilde paylaşmadınız?
3- Sözleşmenin imzalanması Nisan ayına kaldı, şimdi virüs salgınını bahane ediyorsunuz, peki bugüne kadar neredeydiniz? Atamalarınızı mı, seçiminizi mi beklediniz?
4- Belediye yönetiminin teklif ettiği 150 liralık farkın vergi olarak eriyeceğini bir biz mi
biliyoruz?
5- Yetkiyi alana kadar sürekli bizleri eleştirdiğiniz yemek konusu hakkında neden doğru düzgün bir adım atamadınız? Neden yemek hakkından "tüm memurlar faydalanana kadar bu sözleşmeyi imzalamayacağız, gerekirse alanlarda eylem yaparız" demediniz?
6- Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının açılmaması, yıllardır emekçinin kanayan yarası iken, neden yönetmelik değişikliğini bahane ediyorsunuz? Bir önceki dönem tis ve hukuk sekreteriniz, İZSU'da hangi liyakat gereği müdür yapıldı? Müdür olarak atanmasının, sözleşme sürecine denk düşmesi! tatlı bir tesadüften mi ibarettir? Her iki anlamda da yönetici olabilen kişinin, atandığı birim ile ilgili eğitimi ve tecrübesi var mıdır? Öyle ya, liyakat olmadan da atama yapılabileceğini bize bir kez daha siz gösterdiniz.
Bizler, İzmir Büyükşehir Belediyesi emekçileri olarak, kalıcı, hakiki kazanımlar talep ediyoruz. Daha önce bunu gerçekleştirdiğimize tüm çalışanlar şahittir.
Değerli emekçiler, bir sendika, yeri geldiğinde bağlı bulunduğu kurumun yönetimine karşı dik duruş sergilemek zorundadır. Yapay, garantisiz, vergiler altında ezilecek kazanımlarla emekçinin gözünü boyamak, ancak yönetimden beklenti içinde olan sendikalarda görülür. Bunun da örneğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Bir kurumda sendika yöneticisi aynı zamanda o kuruma yönetici olarak atanıyorsa bu işte bir gariplik vardır. Tüm emekçilere çağrımızdır, gelin, İzmirimizin kurtuluş gününde, 9 Eylül'de kurulan, cumhuriyetin, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün sönmez ışığından taviz vermeden ilerleyen Tüm Yerel Sen sendikamızda bir araya gelelim. Kazanımlarımıza, kaldığımız yerden tekrar devam edelim. Bir sendika çatısı altında hareket eden herkese, sendikacılık nasıl yapılır birlikte gösterelim.